"Global Düşün, Yerel Uygula"

İstanbul’un tam kalbinde bir virane! Mimar Sinan görse ağlardı

4 min read

Bir dönemin nezih semti Süleymaniye, kayıtsız göçmenlerin mekanı haline geldi kelimenin tam anlamıyla İstanbul’un kalbindeki virane olarak kurtarılmayı bekliyor. Milliyet’ten Mert İnan’ın kaleme aldığı haberi sizlerle paylaşıyoruz…


Süleymaniye Cami’nin çevresinde başlayan silüet tartışmaları devam ederken, Süleymaniye Semti’nin içler acısı hali de görenlerin kalbini sızlatıyor. 50’li yılların ortasına kadar İstanbul Üniversitesi’nde görevli bilim insanlarının ikamet ettiği bir dönemin nezih semti, günümüzde adeta savaştan çıkmış bir bir semti andırıyor.Silüet tartışmasının yaşandığı Süleymaniye semtindeki son durumu bizzat yerinde inceledik. 1970’lerin sonuna kadar ahşap, cumbalı evlerde İstanbullu sakinlerin yaşadığı nezih semt, günümüzde kayıtsız göçmenler ile doğudan göçenlerin mekanı haline gelmiş durumda. Süleymaniye’nin çehresindeki değişimin hikayesi ise 1950’lerin ortasına kadar uzanıyor. O döneme kadar, İstanbul Üniversitesi’nde görev yapan bilim insanlarının ikamet ettiği Süleymaniye, İstanbul’a göç yağmurunu başlamasıyla yıllar içinde kimliğini yitirmeye başladı.

AFGANİSTAN GİBİ

Soluğu İstanbul’da alanların birçoğu bu semti mesken tutunca, zaman içinde demografik yapı da tamamen değişime uğradı. 90’ların başından itibaren yerli ahalinin tamamının semti terk etmek zorunda kaldığı yerlerde ise günümüzde; Suriye, Afganistan, Pakistan, Irak gibi ülkelerden kaçanlar ile Doğu’dan göçerek, umudu İstanbul’da arayanlar yaşıyor. Yıkık, dökük binalarda yaşam savaşının verildiği semt bir yandan da tehlikeler barındırıyor. Medrese kısmı olarak bilinen alandan Küçükpazar’a doğru yürüdüğümüzde karşılaştığımız manzara gerçekten ‘Burası İstanbul mu dedirtecek?’ kadar vahim.

MÜLTECİLER DOLDURDU

Yıkıntıların ve harabelerin çoğu Haliç manzaralı olsa da buradaki yaşam koşulları Afganistan’daki görüntülerden farksız. Terk edilmiş ve harabe haldeki binalar, en ufak bir depremde felakete yol açacak kadar hırpalanmış durumda. Viraneyi andıran evlerde ise onlarca kişi adeta balık istifi gibi yaşamak zorunda.

Haliç’e uzanan ara sokaklar ise Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle İstanbul’a kaçanların ilk durağı durumunda. Yıkıntıların ve harabelerin çoğu Haliç manzaralı olsa da buradaki yaşam koşulları katlanılabilir olmaktan bile çok uzak. Çekçekçilik yapan bir grup göçmene, yaşam şartlarını sorduğumuzda, “Ailemizi, akrabalarımızı memleketlerimizde geri de bırakıp geldik. Burada hayat çok zor ama hiç olmazsa yatacak bir yerimiz var” cevabını aldık. Yaşanan değişimin en önemli tanıklarından olan Bakkal dükkanı sahibi Mustafa Yetiş ise duygularını özetlerken, “50 yılda her şey değişti. Eskiden aileler vardı, insanlar birbirini tanırdı” dedi.

İstanbulun tam kalbinde bir virane Mimar Sinan görse ağlardı

GÖÇLE KİMLİĞİ DEĞİŞTİ

Semtin bugünkü durumunu konuştuğumuz Mimar Sinan Genim’in tek kelimeyle Süleymaniye değerlendirmesi “Felaket” oldu. Genim, “1950’lerin ortasına kadar üniversite camiasının yaşadığı semt, 70’lerden itibaren çehresini kaybetmeye başladı. Böyle olmamalıydı. Mevcut görüntüler İstanbul’a yakışmıyor” dedi.

Mimar Doğan Hasol da eski İstanbul’un göz bebeği sayılan semtin, 1950’de başlayan göç dalgasıyla kimliğini kaybettiğini belirterek “İstanbul’un nüfusunda patlama olunca her şey bozulmaya başladı. İnsanların oturduğu nezih bir semt, sonunda mültecilerin mekanı haline geldi. Süleymaniye için geri döndürülemez tahribat ise 1990’dan sonra oluştu. İstanbul’un gözbebeği olması gereken bir mahallenin mevcut hali içler acısı. Sinan’ın en muhteşem eserinin çevresinin bu halde olması gerçekten akıl alır gibi değil” dedi.

335 TARİHİ ESER VAR

Süleymaniye 2006’da yenileme alanı olarak ilan edildi. Proje kapsamında, Süleymaniye’de 319’u tescilli tarihi eser, 26’sı da anıt eser olmak üzere 732 bina tespit edilirken, yenileme alanı 131 bin metrekarelik bir bölgeyi kapsadı. Fatih Belediyesi ve Kiptaş işbirliğiyle yürütülmesi planlanan kentsel dönüşüm projesinde ilk etapta 100 dönümlük bir alanda 333 adet eski eser binanın ve çeşme, cami, han, hamam gibi 23 tane de anıt eserin restore edilmesi kararlaştırılmış, ayrıca yine proje kapsamında bölgede yeni yapılan ve tarihi dokuya uymayan 413 binanın da yenilenmesine karar verilmişti. Ayrıca depreme dayanıksız yapılar, deprem yönetmeliğine uygun hâle getirilecek, bölgeye parklar, yeşil alanlar yapılacak ve Süleymaniye tarihi değerine kavuşacaktı. Ancak olmadı. Yenileme projesi bir türlü hayata geçmediği gibi, semtteki tahribat gün geçtikçe daha vahim bir hal almaya başladı.

Milliyet/ Mert İnan / İSTANBUL