"Global Düşün, Yerel Uygula"

İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Beethoven eserleriyle sezona merhaba diyor

7 min read

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, yarın Kadıköy Süreyya Operası Sahnesi’nde Ludwig van Beethoven’ın “Koral Fantezi” ve “9. Senfoni” eserleriyle yeni sezona başlayacak.

Hilal Uştuk,Fatih Türkyılmaz   |02.10.2019

İstanbul

Yeni sezona ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan İDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan, İDOB’un 60 yılı geride bıraktığını belirterek, “2019-2020 sezona, ‘Geçmişe Yolculuk: Retrospektif’ temasıyla planlama yaparak başlıyoruz.” dedi.

Arıkan, daha önce oynayıp da halihazırda seyirciyle buluşmayan eserleri yeniden izleyiciye sunacaklarını kaydederek, “İstanbul Bienali’nin teması; Yedinci Kıta. Pasifik Okyanusu’nun ortasında, bir plastik çöp yığını var, 7 milyon tondan oluşan. Bilim adamlarının dediği gibi o kadar çok nesne üretilmiş ki yeryüzünde. Artık yenisini üretmek neden? Üretilmiş eserlerden oluşan bir sezon geçirelim dedik.” diye konuştu.

Açılış konserinin artık gelenekselleşmiş olduğunun altını çizen Arıkan, şu bilgileri verdi:

“2020 yılı tüm dünyada Beethoven Yılı olarak kutlanacak. Dolayısıyla 2020’ye girmeden, 2019-2020 sezonunun başını Beethoven müziğine adadık. Beethoven’ın o devrimci kişiliğini, o güne kadar yapılmamışı ilk defa yapan kişiliğini vurguladığı, koskocaman bir klasik müzik dönemini bitirip, romantik dönemi açtığı ‘9. Senfoni’ ve 9. Senfoni’nin bir habercisi olarak bestelediği ‘Koral Fantezi’ eserlerini aynı gece seslendirerek sezona başlayacağız.”

Suat Arıkan açılış konserinin 5 Ekim’de tekrarının olacağını söyleyerek, iki etkinliğin de Kadıköy’deki Süreyya Operası Sahnesi’nde gerçekleşeceğini kaydetti.


İDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan

“Notre Dame’ın Kamburu sahnelenecek”

Yapılan eserlerin hiçbir zaman eskimeyeceğini belirten Arıkan, şunları kaydetti:

“Yıllar önce başlamış ve hala bütün şehirleri dolaşan bir ‘Don Pasquale’ var. Bu sezon yine gündemde. Massenet çok önemli bir opera bestecisi. Geçen sezon temamız Don Kişot karakteri üzerinden ‘idealizm’di. Massenet’in ‘Don Kişot’ operası var. ‘Faust’ operası Gounod’nun bir başyapıtı. O da geçmiş yıllarda Zorlu PSM ve Süreyya Operası Sahnesi’nde oynadı. Ayrıca Verdi’nin son başyapıtı ‘Falstaff’ yine repertuvara geri döndü.”

İDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Arıkan, Falstaff’ın dekor ve kostümlerinin Las Palmas operasına gideceğini söyleyerek, şöyle devam etti:

“Dekor ve kostümlerimizi çok beğendiler. Gitmeden, İstanbul’da 6 temsil yapacak. Biz yurt dışıyla ilişkiler kurmak istiyoruz. Avrupa ile bir iş birliğimiz olsun istiyoruz. Çünkü İstanbul bir Avrupa kenti. Onlar bizim eserlerimize dijital ortamda baktılar. Falstaff’ı çok beğendiler. Dolayısıyla biz onlardan başka bir eser alacağız. Onlar da bizden Falstaff’ı alacak. Bir değiş tokuş yapacağız. Sanıyorum 2-3 tır gider. Çünkü aksesuarları da bol. Gemiyle gidecek. Çünkü Las Parmas okyanusun ortasında bir yer. O yüzden şimdiden ilişkilerine başladık.”

Arıkan, Devlet Opera ve Balesi’nin 20. yüzyıl barok eserlerine verdiği önemin de altını çizerek, Stravinski’nin “Hovarda’nın Sonu” adlı operası ile Rahmaninof’un “Aleko” ile M.Leigh’in “Mançalı Adam” müzikalinin Kadıköy Süreyya Operası Sahnesi’nde, Aspendos’ta prömiyeri gerçekleştirilen G. Bizet’nin “Carmen” operasının ise 13 yıl sonra yeniden İstanbul’da, Zorlu PSM’de sahneleneceğini dile getirdi.

Balede sahnelenecek eserlere de değinen Arıkan, şu bilgileri verdi:

“Balede yine Don Kişot var. Rahmaninov, Şilliler, Ravel’in ‘Bahar’, ‘Nox’ ve ‘Bolero’dan oluşan dans triosu sahnelenecek. İlk kez bir araya gelecek bunlar. Çaykovski’nin beyaz balelerinden, inanılmaz bir eser ‘Uyuyan Güzel’ tekrar sahnelenecek. Rahmaninov, Çetin Işıközlü ve Ravel’in müzikleriyle ‘Bahar’, ‘Judith’ ve ‘Bolero’ eserlerinden oluşan ‘Dans Üçgeni’ var. Bestelendiğinden beri bütün opera evlerinin repertuvarına aldığı, ‘Yunus Emre Oratoryosu’ geçtiğimiz sezon baleye uyarlandı. Canlı koro, orkestra ve solistler dans ederek, bugüne kadar yapılmamış bir şeyi yaptık. İzleyici de buna çok yoğun bir ilgi gösterdi. Bu oratoryo bale versiyonuyla tekrarlanacak. ‘Üç Silahşor’ ve ‘Notre Dame’ın Kamburu’ sahnelenecek.”

“Konserler hariç 156 etkinlik yapılacak”

Suat Arıkan, bu yıl 10. senesini kutlayan Modern Dans Topluluğunun (MDT) “Jisel”, “Elektronika”, “Şehir Orman” ve “Güldestan” eserlerini sezon içinde sahneleyeceğini vurgulayarak, şunları aktardı:

“Gelenekselleşmiş Atatürk’ü Anma Konseri, Gençlik Konseri, Yeni Yıl konserleri, Cumhuriyet Konseri gibi gelenekselleşmiş konserlerimiz var. Schubert’in Winterreise, Napoliten, Şarkılarda Kadın, senfonik konserler, İspanyol Güneşi, Verdi’nin Messa da Requiem’i, Arkeoloji Müzesinin bahçesinde müze konserlerimiz ve Süreyya Operası’nda fuaye konserleri olacak. Bütün bunların toplamı, konserler hariç 156 etkinlik. 46 kez opera temsili, 40 kez bale için perde açılacak. 22 kez MDT perde açacak. 14 kez çocuk oyunu sahnelenecek. 34 kez de konser olacak. Arkeoloji Müzesi ve fuaye konserleri bunların içinde değil.”

Operanın çok pahalı bir sanat olduğunun ve opera bilet geliriyle dönebilecek bir iş olmadığının altını çizen Arıkan, şöyle konuştu:

“Dolayısıyla bizim devletimiz bu konuda son derece anaç davranıp yüzde 100’ü karşılayabilen bir anlayışla bu 6 operamızı sırtlamış gidiyor. Bu böyle olmaz. Sahne sanatları ileri demokrasilerin, gelişmiş ülkelerin bir göstergesi, olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla operasız, balesiz medeniyet olmayacağı için bu konunun mutlaka ve mutlaka desteklenmesi lazım. Sponsorlar havuzu olması gerekir. Biz yapıyoruz, pişiriyoruz ama bunu tanıtacak olan da basın. Basından daha çok ilgi, özel sermayeden de gerçek anlamda sponsorluk, yani destek olup karşılığında bir şey beklemek değil, sınırsız ve karşılıksız sponsorluklar bekliyoruz.”

“AKM açıldığında çok daha ileriden devam edeceğiz”

Yeni Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) inşaatının son durumuna da değinen Arıkan, Instagram’da paylaştığı Beethoven’ın açılış konseri videosuna yoğun ilgi olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

“Sebebi sanıyorum fondaki harıl harıl devam eden AKM inşaatıydı. Gerçekten bir toplantıya falan gidip geliyorum, bir seyahat yapmak zorunda kalıyorum, iki gün sonra geliyorum, bir kat daha çıkmış. Her gün görüntüsü çok farklılaşıyor. Çok yoğun bir kitle var ve çok yoğun çalışıyorlar. Bu tabii bizi çok heyecanlandırıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği tarihe yetiştirebilmek için galiba kolları sıvadılar. Umarım her şey yolunda gider. Bir an önce kaybettiğimiz bu 12 senenin acısını açıldıktan sonra gideririz. Gerçekten kaybımız çok büyük. Sadece yapılmayan temsiller, sergiler değil aynı zamanda manevi ve psikolojik olarak da bir zarar gördük. İşimizi gerçek anlamda yapamıyoruz. Dolayısıyla umarım bir an önce AKM tekrar kurumumuzun tasarrufuna girer. İstanbul halkı da bıraktığı yerden tekrar devam eder. Çünkü gerçekten İstanbul ve Türkiye için çok önemli bir kültür merkezi. Bıraktığımız yerden devam ederiz diyoruz aslında çok daha ileriden devam edeceğiz. Çünkü yıkılan bina diğer kurumlarla paylaştığımız tek bir kütleydi. Şimdi yapılan ise opera binası ayrı, Devlet Tiyatrolarının tiyatro sahnesi ayrı. Toplantı salonu, sinema salonu, konser salonu gibi farklı birimler farklı binaları kullanacağı için daha çok sanat üretebileceğiz.”

İDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan, yeni binanın teknik imkanlarına ilişkin de şu bilgileri verdi:

“Gerçekten İstanbul’da şu anda AKM’nin bir alternatifi yok. Hacim olarak var, Zorlu PSM, Haliç Kongre Merkezi ve başka mekanlar da var ama hiçbiri yapılma amacı opera olan bina değil. Ya akustik sorunu oluyor ya orkestra çukuru sorunu oluyor, bir sorun oluyor. Opera binası gerçekten çok özel bir mimari tasarım isteyen bir yapı. Dolayısıyla bu yeni yapılacak olan binada, opera için gerekli teknolojiden kaçınılmamış, planlanan firmalar işinin ehli firmalar, onun için de içimiz rahat. Sokaktaki panoda 24 Aralık yazıyor. 2020 yılının 24 Aralık tarihine yetişirse gerçekten muhteşem bir şey olur.”